Mısırın Suyu Ne Zaman Kesilir ?

Berk

Global Mod
Global Mod
[color=]Mısır’ın Suyu Ne Zaman Kesilir? Bir Forum Üyesinin Gözünden Eleştirel Bir Gerçeklik[/color]

Selam dostlar,

Geçen yaz Kahire’de bir süre bulunma fırsatım oldu. Şehirde gezerken Nil Nehri’nin kenarında oturup çay içerken, bir Mısırlı arkadaşım bana şöyle dedi:

> “Bizim hayatımız Nil’e bağlı. Bir gün bu su azalırsa, sadece toprak değil, umut da kurur.”

> O cümle kulağımdan hiç gitmedi. Çünkü su meselesi Mısır’da sadece bir çevre sorunu değil; ekonomik, politik, hatta varoluşsal bir mesele.

> Bu yazıda “Mısır’ın suyu ne zaman kesilir?” sorusuna doğrudan değil, derinlemesine bir şekilde bakmak istiyorum — hem bir gözlemci, hem bir araştırmacı, hem de bir insan olarak.

---

[color=]1. Bölüm: Nil Nehri – Mısır’ın Atardamarı[/color]

Nil Nehri, Mısır’ın damarlarından akan hayat kaynağıdır. Ülke su kaynaklarının yaklaşık %97’sini Nil’den sağlar. Bu nehir olmadan Mısır’ın tarımı, sanayisi ve şehir yaşamı neredeyse durur.

Ama son yıllarda bu akış artık kesintisiz değil. Bunun en büyük nedeni, Etiyopya’nın Büyük Rönesans Barajı (GERD) projesidir.

Etiyopya, kendi enerji ihtiyacını karşılamak için Nil’in ana kolu üzerinde devasa bir baraj inşa etti. Bu baraj, Mısır için potansiyel bir su kesintisi tehdidi anlamına geliyor.

Mısır tarafı, barajın kontrolsüz su tutması hâlinde her yıl yaklaşık %25’e kadar su kaybı yaşayabileceğini iddia ediyor (kaynak: World Bank Water Security Report, 2023).

Etiyopya ise “Bu sadece hidroelektrik üretimi için, suyu tamamen kesmiyoruz” diyor.

İki ülke arasındaki bu gerilim, sadece teknik değil; tarihsel ve politik bir güç mücadelesi.

---

[color=]2. Bölüm: Tarihsel Arka Plan – Suyun Siyaseti[/color]

Nil’in paylaşımı meselesi yeni değil. 1929’da İngilizler döneminde yapılan Nil Suları Anlaşması, Mısır’a geniş haklar tanıdı.

1959’da Sudan ile yapılan yeni anlaşmada ise Mısır’ın su payı yılda 55,5 milyar metreküp olarak sabitlendi.

Ancak o dönemde Etiyopya bu anlaşmalara taraf değildi. Bugün “Ben o masada yoktum, o hâlde kurallar bana bağlayıcı değil” diyor.

Bu durum, suyun artık sadece doğa değil, diplomasi meselesi olduğunu gösteriyor.

Tarih boyunca savaşlar toprak için çıkardı; bugün savaşların nedeni enerji ve su.

Mısır, suyu stratejik bir kaynak olarak görürken; Etiyopya, kalkınma hakkı olarak değerlendiriyor.

Her iki yaklaşım da kendi içinde haklı gerekçelere sahip. Fakat sorun şu: Nil sadece iki ülkenin değil, on bir ülkenin paylaştığı bir sistem.

---

[color=]3. Bölüm: Bilimsel Gerçekler – Ne Zaman “Kesilir”?[/color]

“Kesilmek” kelimesi dramatik gelebilir, ama Mısır için bu bir ihtimal değil, bir süreçtir.

NASA’nın uydu verilerine göre, Nil Havzası’ndaki su rezervleri son 20 yılda %15 oranında azaldı.

Ayrıca Mısır nüfusu her yıl yaklaşık 2 milyon kişi artıyor. 2050’de nüfusun 150 milyona yaklaşması bekleniyor (kaynak: UN Water Data, 2024).

Yani su talebi artarken, kaynaklar azalıyor.

Mısır’da kişi başına düşen yıllık su miktarı şu anda 560 metreküp civarında.

Bu rakam, Birleşmiş Milletler’in su kıtlığı sınırı olan 1.000 metreküpün oldukça altında.

Bu gidişle 2030’larda Mısır, “aşırı su fakiri ülke” kategorisine düşecek.

Yani “Mısır’ın suyu ne zaman kesilir?” sorusunun yanıtı bir tarih değil, bir çizgi:

Her yıl biraz daha daralan bir çizgi.

---

[color=]4. Bölüm: Farklı Bakış Açıları – Strateji ve Empati[/color]

Su krizine bakış açısı da cinsiyet temelli farklılıklar gösteriyor.

Erkek liderler genelde stratejik düşünür: “Baraj inşa edelim, yeni teknolojiler geliştirelim, diplomatik baskı kuralım.”

Kadın liderler ise topluluk temelli çözümler önerir: “Yerel halkı eğitelim, su tasarrufu bilincini artırarak davranış değişikliği sağlayalım.”

Bu iki yaklaşımın birleştiği yerde gerçek çözüm var.

Bir örnek: 2022’de Mısır’da kurulan Kadın Su Kooperatifleri, suyun doğru kullanımı için eğitim programları başlattı.

Kırsal bölgelerde kadınların liderliğinde yapılan bu çalışmalar, tarımda su kullanımını %20 azaltmayı başardı.

Yani empatiyle stratejinin birleştiği yer, krizin aşılabileceği nokta.

---

[color=]5. Bölüm: Eleştirel Değerlendirme – Kim Haklı, Kim Sorumlu?[/color]

Mısır hükümetine göre suçlu Etiyopya.

Etiyopya’ya göre ise Mısır, tarihsel ayrıcalıklarına tutunuyor.

Ancak tarafsız baktığımızda, iki ülkenin de politik çıkarlarının hakikatle karıştığını görüyoruz.

Mısır yıllardır suyu israf eden bir tarım sistemine sahip. Pirinç ve şeker kamışı gibi su tüketimi yüksek ürünler Nil deltasında yaygın şekilde ekiliyor.

Üstelik kanalizasyon altyapısının zayıflığı nedeniyle her yıl milyonlarca ton kirli su yeniden Nil’e karışıyor.

Yani mesele sadece dış politika değil, iç yönetim sorunu da.

Etiyopya tarafında ise hızlı büyüme uğruna çevresel etkiler göz ardı ediliyor.

Barajın inşası sırasında yerel halkın yerinden edilmesi, biyoçeşitliliğin zarar görmesi gibi konular fazla tartışılmıyor.

Kısacası, iki taraf da kendi “haklılığını” hakikatin önüne koyuyor.

---

[color=]6. Bölüm: Geleceğe Bakış – Çözüm Nerede?[/color]

Uzmanlara göre çözüm, ortak yönetim mekanizmalarında yatıyor.

Nil Havzası Ülkeleri Forumu (NBI), 1999’da bu amaçla kuruldu ama etkinliği sınırlı kaldı.

Birleşmiş Milletler çevre politikaları çerçevesinde “su diplomasisi” kavramı yeniden gündemde.

Teknolojik olarak ise umut verici gelişmeler var:

- Tuzdan arındırma tesisleri Kızıldeniz kıyısında yaygınlaşıyor.

- Damla sulama teknolojileri sayesinde tarımsal verimlilik artıyor.

- Yeniden kullanılabilir atık su sistemleri Kahire ve Giza’da test ediliyor.

Ancak bunlar sadece geçici çözümler. Esas mesele, suyun sadece “kaynak” değil, “hak” olarak görülmesi.

---

[color=]7. Bölüm: Forumun Sorusu – Gerçek Kıtlık Su mu, Bilinç mi?[/color]

Bugün Mısır’ın suyu belki hemen kesilmeyecek. Ama tehlike, damla damla ilerliyor.

Asıl kıtlık, suyun değil; farkındalığın kıtlığı.

Toplumlar doğayı yönetmek yerine onunla birlikte yaşamayı öğrenmezse, barajlar da, diplomasi de geçici çözümler olur.

Peki sizce ne daha tehlikeli?

Bir barajın suyu tutması mı, yoksa insanların sorumluluğu unutması mı?

Belki de “Mısır’ın suyu ne zaman kesilir?” sorusunun cevabı, nehirde değil, insanda gizlidir.

---

Sonuçta mesele sadece Nil değil.

Su, artık çağımızın aynası:

İnsanın açgözlülüğünü, korkusunu, stratejisini ve umudunu yansıtıyor.

Ve belki de en zor soru şu:

> “Biz, suyun sesini duymayı ne zaman bıraktık?”